İnsan beyninin ağırlığı ortalama 1300 ile 1500 gram arasında değişmekte ve yaratıklar arasında beyin ağırlığı bakımından balina ve filden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Fakat beynin ağırlığı gövde ağırlığına kıyaslandığında da, insanın bu hayvanlardan çok üstün bir yerde olduğu görülür. Çünkü insan beyninin ağırlığı, gövde ağırlığının ortalama 1/40?ını; fil beyni 1/560?ını, balina beyni ise vücud ağırlığının 1/15000?ini oluşturmaktadır.
Yeni doğmuş bir çocukta beynin ağırlığı, gövde ağırlığının 1/10?u kadardır. Yetişkinlerdeki 1/40 oranına bakarsak, bu miktarın ne kadar büyük olduğu hemen anlaşılır.
Hayatın ilk 6 ayı süresince bir bebeğin beyin ağırlığı, tam iki kat artarak 330 gramdan 660 grama çıkar. İki yaşına geldiğinde, beyin ağırlığı 1000 gram olur ki, bu da erişkin beyin ağırlığının %75?ine tekâbül eder. İki yaşından sonra ise beyin çok yavaş bir şekilde 10-12 yaşına kadar büyür ve 1300 grama ulaşarak erişkin bir beyin ağırlığını elde eder. O halde ilk 2 yıl, insan hayatında en önemli dönemlerden birisidir ve beyin bu dönemde gelişimini büyük oranda tamamlamaktadır. Bu gelişme esnasında ise bebek, organizmanın yapı taşları olan proteinleri ve bunları teşekkül ettiren aminoasitleri yeterli ve dengeli şekilde almalıdır. Bugün artık kesinlikle biliyoruz ki, bu proteinler en iyi, en dengeli, en kaliteli ve yeterli tarzda sadece anne sütünden alınmaktadır. Bu sebeple ilk altı ay ve ilk iki yıl içinde anne sütünün alınması, hayatî bir önem arzeder. Bu konuda bütün doktorlar fikir birliği içinde olup bebeklere ilk altı ay içinde muhakkak surette anne sütü verilmesini ve her hangi bir ek gıdaya gerek olmadığını söylemektedirler. Ayrıca ?İki yaşını doldurana kadar da diğer gıdalara destek olarak anne sütü verilmeye devam edilmeli? denmektedir.
Anne sütü üzerine sürdürülen tartışmalar uzun yıllar devam etmiş ve araştırmalar neticesinde bu gıdanın mûcizevî tesiri anlaşılarak bütün dünyaya ilân edilmiştir. Hatta bilindiği gibi kutu halindeki çocuk mamalarının üzerine yine en iyi gıdanın anne sütü olduğuna dair ifadeler konmuştur. Cenâb-ı Hak Kur?an?da (Bakara 233, Lokman 14) emzirmenin tam olması için 2 yıl boyunca sürdürülmesini tavsiye ederek Allah (c.c.) kelâmının yüceliğini ortaya koymuştur. Zaten insanı en iyi bilen ve ona en yakın olan da onun yaratıcısı değil midir?
Yazar:
Dç. Dr. Ahmrt Yıldızhan
Yeni doğmuş bir çocukta beynin ağırlığı, gövde ağırlığının 1/10?u kadardır. Yetişkinlerdeki 1/40 oranına bakarsak, bu miktarın ne kadar büyük olduğu hemen anlaşılır.
Hayatın ilk 6 ayı süresince bir bebeğin beyin ağırlığı, tam iki kat artarak 330 gramdan 660 grama çıkar. İki yaşına geldiğinde, beyin ağırlığı 1000 gram olur ki, bu da erişkin beyin ağırlığının %75?ine tekâbül eder. İki yaşından sonra ise beyin çok yavaş bir şekilde 10-12 yaşına kadar büyür ve 1300 grama ulaşarak erişkin bir beyin ağırlığını elde eder. O halde ilk 2 yıl, insan hayatında en önemli dönemlerden birisidir ve beyin bu dönemde gelişimini büyük oranda tamamlamaktadır. Bu gelişme esnasında ise bebek, organizmanın yapı taşları olan proteinleri ve bunları teşekkül ettiren aminoasitleri yeterli ve dengeli şekilde almalıdır. Bugün artık kesinlikle biliyoruz ki, bu proteinler en iyi, en dengeli, en kaliteli ve yeterli tarzda sadece anne sütünden alınmaktadır. Bu sebeple ilk altı ay ve ilk iki yıl içinde anne sütünün alınması, hayatî bir önem arzeder. Bu konuda bütün doktorlar fikir birliği içinde olup bebeklere ilk altı ay içinde muhakkak surette anne sütü verilmesini ve her hangi bir ek gıdaya gerek olmadığını söylemektedirler. Ayrıca ?İki yaşını doldurana kadar da diğer gıdalara destek olarak anne sütü verilmeye devam edilmeli? denmektedir.
Anne sütü üzerine sürdürülen tartışmalar uzun yıllar devam etmiş ve araştırmalar neticesinde bu gıdanın mûcizevî tesiri anlaşılarak bütün dünyaya ilân edilmiştir. Hatta bilindiği gibi kutu halindeki çocuk mamalarının üzerine yine en iyi gıdanın anne sütü olduğuna dair ifadeler konmuştur. Cenâb-ı Hak Kur?an?da (Bakara 233, Lokman 14) emzirmenin tam olması için 2 yıl boyunca sürdürülmesini tavsiye ederek Allah (c.c.) kelâmının yüceliğini ortaya koymuştur. Zaten insanı en iyi bilen ve ona en yakın olan da onun yaratıcısı değil midir?
Yazar:
Dç. Dr. Ahmrt Yıldızhan
0 yorum:
Yorum Gönder