
EBAN :(Ar.) Er. - Eban b. Osman b. Affan: Hz. Osman´ın üçüncü oğlu olup valilik etmiştir. Cemel vakasında Hz, Aişe´ye refakat etmiştir.
EBBEDULLAH :(Ar.) Er. - Allah ebedi eylesin, daim eylesin.
EBECEN :(Tür.) Er. - Akıllı çocuk.
EBED :(Ar.). - Sonu olmayan gelecek. - İsim olarak kullanılmaz.
EBER :(Ar.). - Hayırlı, şerefli, faziletli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EBHER :(Ar.) Er. - En parlak.
EBRA :(Ar.) Er. 1. Ürkme, kaçma. 2. Birden bire ölme.
EBRAR :(Ar.) Er. 1. Hayır sahipleri. 2. İyiler, dindarlar, özü sözü doğru olanlar. Şeş Ebrar: Altı hayır sahibi, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin.
EBRU :(Fars.) Ka. 1. Kaş. 2. Bulut renginde, buluta benzer, bulut gibi dalgalı, bulutlu. 3. Kağıt üzerine kendine has usulle yapılan, mermer, damarları gibi dalgalı şekilli süsleme. Ciltçilikte ve hüsn-ü hat´ta kullanılır.
EBU :(Ar.) Er. - Baba, ata.
EBU ALİ SİNA:(İbn Sina). Ali Sina´nın babası anlamında. Ünlü Türk bilgini.
EBU CEHİL :(Ar.) Er. - (Ebu´l-Hakem Amr b. Hişam b. el-Muğire) İslam´ın doğuşunda müslümanların en büyük düşmanlarından. Mekkeli müşrik. Müslümanlara en büyük işkeneler onun tarafından yapıldı. Cehalet ve bilgisizliğin babası anlamında Ebu Cehil denildi. Hakkında
EBU DAVUD :(Ar.) Er. - Süleyman b. el-Eşas es-Sicistani. Kütüb-i Sitte´den birisi olan Sünen-i Ebu Davud´un müellifi. Büyük hadis bilgini. 500.000 hadis arasından seçtiği 4800 hadisten oluşan Sünen´i, ahlak, tarih ve fıkıhla ilgili meseleleri içerir.
EBU EYYUB EL-ENSARİ :(Ar.) Er. - Asıl adı Halid b. Seyd´dir. Sahabedendir. Rasûlullah Medine´ye geldiğinde ilk önce onun evinde misafir oldu. İstanbul´a kadar gelip Bizanslılarla savaştı.
EBU HANİFE :(Ar.). (Nu´man b. Sabit). Hanefi mezhebinin kurucusu. Müetehid, alim. (Küfe 699-Bağdat 787). Kabil´den gelen büyük babası Kufe´ye yerleşti. İslami ilimler sahasında mükemmel bir eğitim gören İmam-ı Azam ictihad edebilecek seviyeye geldi. Devrinin en meşhu
EBU HUREYRE:(Ar.) Er. - Suffe ashabındandır. Birçok hadis rivayet etmiştir.
EBU UBEYDE B. EL-CERRAH :(Ar.) Er. - (571-639) (Amr b. Abdullah). İslami ilk kabul eden sahabelerden biri. Cennetle müjdelenmiştir. Çeşitli cephelerde ordu komutanlığı yaptı. Suriye´de vefat elti.
EBU ZER :(Ar.) Er. - Altın sahibi, servet ve zenginlik sahibi.
EBU ZER EL-GIFARİ :(Ar.) Er. -Sahabedendir.
EBUBEKİR :(Ar.) Er. - Deve yavrusunun babası. - Hulefa-i Raşidin´in ilkidir. Hz. Ebubekir´in lakabı. Rasûlullah (s.a.s)´ın nübüvvetinden önce de sonra da en yakın arkadaşı olmuştur.
EBYAR :(Ar.) Er. - Pek ak, pek beyaz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ECE :(Tür.) Ka. 1. Baş reis. 2. Kraliçe. 3. Ana. 4. Yaşlı kadın.
ECEMİŞ :(Tür.) Er. - Çok bilmiş.
ECER :(Tür.) Er. - Yeni, güzel, iyi.
ECHER :(Ar.) Ka. 1. Son derece güzel kadın. 2. Gündüz iyi görmeyen karmaşık gözlü.
ECİR :(Ar.) Er. 1. Bir iş ya da emek karşılığı verilen şey. 2. Sevap. 3. Aziz sevgili.
ECMEL :(Ar.). - En güzel, en yakışıklı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ECVED :(Ar.) Er. 1. En iyi olan. 2. Eli açık cömert. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak okunur.
EDA :(Ar.) Ka. - 1. Naz, cilve. 2. Kurum, caka. 3. Alınan şeyi geri ödeme. 4. Bir vazifeyi yerine getirmek.
EDEBALİ :(Tür.) Er. - (Öl: 1325). Osman Gazi´nin kayınpederi ve hocası. Osmanlı imparatorluğunun kuruluşunda önemli bir rolü oldu.
EDGÜ :(Tür.) Er. - İyi.
EDGÜALP :(Tür.) Er. - İyi yiğit.
EDHEM :(Ar.) Er. Karayağız at. -Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. İbrahim Edhem: İslam tarihinde meşhur sofi
EDİB :(Ar.) Er. 1. Edepli, terbiyeli, zarif, nazik. 2. Edebiyatla uğraşan kimse.
EDİM :(Ar.) Er. - Fiil, amel.
EDİZ :(Tür.) Er. 1. Yüksek, yüksek yer. 2. Ulu, yüce, değerli.
EDVİYE :(Ar.) Ka. - Devalar, ilaçlar, çareler.
EFADİL :(Ar.) Er. - Pek mümtaz olanlar, çok bilgililer.
EFAHİM :(Ar.) Er. - En ulu, pek büyük ve saygıya layık kimseler.
EFDAL :(Ar.). 1. Çok faziletli, yüksek derecede. 2. Tercihe şayan, müreccah. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EFE :(Tür.) Er. 1. Ağabey, büyük kardeş. 2. Yiğit, cesur. 3. Kabadayı.
EFEKAN :(Tür.) Er. - Efe soyundan gelen.
EFGAN :(Fars.) Er. - Figan, ağlayıp inleme, feryat.
EFGEN :(Fars.) Er. 1. Düşüren, yıkan, yere atan. 2. Alıcı, yakıcı, düşürücü. - (bkz. Figen).
EFHEM :(Ar.) Ka. 1. Çabuk anlayan. 2. Zihni açık olan. 3. Daha ulu, çok büyük şeref sahibi fehametli. - (bkz. Fehamet).
EFİDE :(Ar.) Ka. - Yürekler, kalpler, gönüller.
EFİL :(Tür.) - Rüzgar, dalgalanma. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EFKAR :(Ar.) Er. 1. Düşünceler. 2. İç sıkıntısı, kaygı.
EFKEN :(Fars.) Er. - Düşkün.
EFLAK :(Ar.) Er. 1. Semalar, felekler, yükler, küreler, zamanlar. 2. Bahtlar, talihler, kaderler.
EFLAKİ :(Ar.) Er. - Gökte oturan melek. - Eflaki Şemseddin Ahmet Dede: (1360). Osmanlı sufi ve yazar. Mevlana´ya dair Menakıbü´l-Arifin adlı eserin müellifi.
EFLATUN :(Yun.) Er. 1. Açık mor. 2. Aristo´nun hocası, Sokrat´ın talebesi, ünlü Yunan filozofu.
EFRAHİM :(İbr.) Er. - Hz. Yusuf un ikinci oğlu. Orta Filistin´de yerleşen İsrail kabilesine adını verdiği söylenir. Bu kabile Hz. Süleyman´ın ölümünden sonra asıl İsrail topluluğunun 12 kola ayrılmasında etken oldu.
EFRAS :(Ar.) Er. - Atlar, beygirler, kısraklar.
EFRASİYAP :(Fars.) Er. - Turan Türkleri büyük kahraman kağanının Farsça adı. Alp er Tonga asıl adıdır. Büyük İskender´den evvel yaşamıştır. Kaşgar´daki ilk müslüman Türk sülalesi Karahanlıların Afrasiyab neslinden geldiği söylenmektedir. Alper Tonga Hüsrev tarafıan
EFRAZ :(Fars.) Ka. - Kaldıran, yükselten. - Firar. Yükselten, mümtaz, büyük, meşhur, maruf.
EFRİDUN :(Fars.). - Cemşid soyundan anlayış ve zekasıyla meşhur bir İran hükümdarı.
EFRUG :(Fars.). 1. Parıltı, ışık. 2. Nur. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EFRUZ :(Fars.) Ka. 1. Şule, parıltı. 2. Aydınlatan, parlatan. 3. Tutuşturan, yakan. Gösterişli güzel.
EFŞAN :(Fars.) Ka. - Eklendiği kelimelere "saçan, dağıtan, serpen, silken" manası verir.. - Gülefşan: Gül saçan.
EFSANE :(Fars.) Ka. 1. Asılsız hikaye. 2. Masal, boş söz, saçma sapan lakırdı. - Dillere düşmüş, maşhur olmuş hadise.
EFSER :(Fars.). 1. Taç. 2. Subay. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır, (bkz. İklil).
EFSUN :(Fars.) Ka. Büyü, sihir, gözbağcılık,
EFZA :(Fars.). - Artmak, çoğalmak. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EGE :(Tür.) Ka. 1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her halinden sorumlu olan. 2. Yaşça büyük, ulu. 3. Sahip.
EGEMEN :(Tür.) Er. - Hakim, hüküm süren karşılığı olarak kullanılan bu kelime, hem kök, hem de ek olarak yanlıştır. Türkçe´de ne "eğe" kökü, ne de "man-men" şeklinde isim yapım eki vardır.
EĞİLMEZ :(Tür.) Er. - Başkalarının baskısını ve üstünlüğünü kabul etmeyen, baş eğmeyen.
EĞİN :(Tür.) Er. - sırt, arka.
EHAD :(Ar.). 1. Bir, tek. 2. İlk sayı. 3. Allah´ın isimlerinden, bir ve tek olan Allah. - İsim olarak kullanılmaz.
EHİL :(Ar.) Er. 1. Sahip, malik. 2. Becerikli, yetenekli. 3. Karı-kocadan her biri.
EHLİMEN :(Ar.) Er. - inançlı inanan kimse.
EHLİYET :(Ar.) Ka. 1. İşe yarar halde bulunuş, bir işi hakedebilecek durumda bulunuş, selahiyet, yetki. 2. Mahirlik, iktidar, liyakat, kabiliyet, kifayet, mensubiyet. 3.İktidar, kabiliyet ve liyakat vesikası.
EHLULLAH :(Ar.) Er. 1. Allah´ın adamı, veli, evliya. 2. Allah´a teveccüh etmiş, kulluğunu yanlız ona yöneltmiş. Küfür ehlinden, ve şirkten kaçınan.
EKABİR :(Ar.) Er. - Rütbece, görgü ve faziletçe büyük olanlar, devlet ricali.
EKBER :(Ar.) Er. - Daha büyük, çok büyük, en büyük, pek büyük, azam. -Allah´ın sıfatlanndandır. Kur´an-ı Kerim´de 23 yerde geçer. İsim olarak kullanılması iyi değildir. Hindistan´a hakim olan Türk hükümdarı.
EKE :(Tür.) Er. 1. Bilgili, deneyli, olgun. 2. Kurnaz, açıkgöz. 3. Bilmiş çocuk. 4. Dahi.
EKER :(Tür.) Er. - Toprakla uğraşan.
EKİM :(Tür.) Ka. 1. Toprağa ürün ekme işi. 2. Yılın onuncu ayı.
EKİN :(Tür.) Ka. 1. Ekilmiş tahılın sürmüşü, tarlada bitmiş tahıl. 2. - Kültür.
EKMEL :(Ar.) Er. l. Daha, pek kamil, mükemmel ve kusursuz olan. 2. En uygun, en eksiksiz. 3. Ekmel-i Enbiya: Hz. Rasûlullah (s.a.s). 4. Dinin tamamlanması. Maide suresi ayet, 3.
EKMELEDDİN :(Ar.) Er. 1. Dinin en olgunu, en olgunlaştırdığı isim. 2. Dinin tamamı. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. - (bkz. Ekmelettin).
EKREM :(Ar.) Er. 1. Daha, en kerim. 2. Çok şeref sahibi, pek cömert, çok eli açık. Ekremü´l-Ekremin: Cenab-ı Hak. (Alak suresi: 3 ).
EKVAN :(Ar.) Er. - Varlıklar, alemler, dünyalar. - (bkz. Evren).
ELA :(Ar.) Ka. - Sarıya çalan kestane rengi, göz rengi.
ELBURZ :(Fars.). - 1. Kafkaslarda en yüksek dağ. 2. Uzun boylu yakışıklı kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ELÇİ :(Tür.) Er. 1. Başka bir devlet nezdinde devletini temsil eden kişi. 2. Sefir. 3. Allah´ın gönderdiği rasul ve nebiler.
ELDEMİR :(Tür.) Er. - Demir gibi güçlü el.
ELFAZ :(Ar.) Er. - Sözler, sözcükler.
ELFİDA :(Ar.) Ka. - Feda etme, gözden çıkarma, verme.
ELFİYE :(Ar.) Ka. l- 1000 mısralık manzume. 2. Manzum risaleler.
ELGİN :(Tür.) Er. - Garip, yurdundan ayrılmış.
ELHAN :(Ar.). - Nağmeler, ezgiler. -erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ELİF :(Ar.) Ka. 1. İslami alfabenin ilk harfi. Ebccd hesabında değeri birdir. 2. Musikide "la" notasını ifade için kullanılır. 3. Ülfet eden, dost, tanıdık. 4. Alışmış, alışkın, alışık. - İki kelimeli isimler yapılabilir (Elif Beyza, Elif Nur v.s.).
ELMAS :(Yun.i.) Ka. 1. Bilinen kıymetli taş. 2. Pek sevgili ve kıymetli. 3. Billurlaşmış saf ve şeffaf karbon. 4. Ucunda sivri bir elmas parçası bulunan ve cam kesmekte kullanılan alet.
ELVAN :(Ar.) - Levnler, renkler, çok renkli, polikrom. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ELVİDA :(Ar.) - Allah´a ısmarladık. Allah´a emanet olun yollu ayrılık hitabı. - Erkek ve kadın ismi olarak kullanılır.
ELYESA :(Ar.) Er. - Kur´an-ı Kerim´de adı geçen bir peygamber.
EMAN :(Ar.) Er. 1. Emniyet. 2. Himaye, masuniyet. Güvence. - Müslüman her ferde eman verebilir.
EMANET :(Ar.) Ka. 1. Emniyet edilen kimseye bırakılan şey, eşya veya kimse. 2. Osmanlı devletinde bazı devlet dairelerine verilen isim.
EMANETULLAH:(Ar.) Er. - Allah´ın emaneti.
EMANULLAH :(Ar.) Er. 1. Allah´ın emaneti. Devletin tebası, halk, millet.
EMEÇ :(Tür.) Er. 1. Hedef. 2. Yamaç. 3. Henüz memeden kesilmemiş buzağı.
EMEK :(Tür.) Er. 1. Uzun, yorucu ve özenli çalışma. 2. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
EMEL :(Ar.) Ka. 1. Ümit. 2. Şiddetli arzu, hırs, tamah. 3. Uzun zamanda gerçekleşebilecek arzu. 4. İnsan ömrünün yetmeyeceği hülyalar, kuruntular.
EMİN :(Ar.) Er. 1. Korkusuz kimse. 2. Emniyette olan. 3. İnanan, güvenen. 4. İnanılır, güvenilir. 5. Şüpheye düşmeyen, kati olarak bilen. 6. Emanet olarak idare edilen dairelerin başı. - 7. (Hz. Muhammed (s.a.s) ve Cebrail´in adı.
EMİNE :(Ar.) Ka. - 1. Arapça´daki Amine kelimesinin Türkçeleştirilmiş şeklidir. 2. Peygamberimizin annesi.
EMİR :(Ar.) Er. 1. Bir kavmin, bir şehrin başı. 2. Büyük bir hanedana mensup kimse. 3. Peygamberimizin soyundan gelen. 4. Kumandan. 5. Abbasi devletinde başkomutan. 6. Osmanlı devletinde beylerbeyi ve Tanzimat´tan sonra sivil paşalığın ilk derecesi.
EMİR SULTAN:(Ar.) Er. I. Beyazıd zamanında Buhara´dan Bursa´ya hicret eden mutasavvıf.
EMİRHAN :(a.t.i.) Er. - (bkz. Emir). - "Emir" kelimesine "han" eki getirilerek iki isimden meydana gelmiştir.
EMRAH :(Tür.) Er. - Anadolu saz şairlerinden.
EMRAN :(Ar.) Er. - Kürkler, hayvan derileri.
EMRE :(Tür.) Er. - Aşık. Mübtela. Vurgun.
EMREDDİN :(Ar.) Er. - Dinin emrettiği.
EMRİ :(Ar.) Er. - Emirle ilgili.
EMRULLAH :(Ar.) Er. - Allah´ın emri.
EMSAL :(Ar.) Er. 1. Kıssalar, hikayeler, destanlar. 2. Numuneler, örnekler. 3. Eş benzer. 4. Yatış denk. 5. Katsayı.
ENAM :(Ar.) Er. 1. Bütün mahlukat, yaratılmış her şey. 2. Halk, insanlar. Seyyidü´l-Enam: Halkın ulusu Rasûlullah (s.a.s). 3. Kur´an-ı Kerim´in 6. Suresinin adı. 4.Bazı ayet ve duaları içeren dua kitabı.
ENBİYA :(Ar.) Er. - Peygamberler.
ENDER :(Ar.) Er. - çok az, çok seyrek, çok az bulunur, pek nadir.
ENER :(Tür.) Er. - En yiğit, en kahraman kişi.
ENERGİN :(Tür.) Er. - En olgun, çok olgun.
ENES :(Ar.) Er. 1. İnsan. 2. Enes b. Malik: (Basra 709). Rasûlullah (s.a.s)´den çok hadis nakleden sahabelerdendir. Hicretten sonra annesi onu, 10 yaşındayken Rasûlullah (s.a.s)´ın hizmetine vermiştir. Rasûlullah (s.a.s)´ın vefatına kadar yanında kalmıştır. 97
ENFA :(Ar.) - Çok yararlı, daha çok faydalı, (bkz. Nafi). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ENFAL :(Ar.) Er. 1. Ganimet. 2. Kur´an-ı Kerim´in 8 suresinin adı.
ENFES :(Ar.) Ka. - Çok güzel, en güzel.
ENGİN :(Tür.) Er. 1. Ucu, bucağı görünmeyecek kadar çok geniş. 2. Denizin kıyıdan çok uzaklarda bulunan geniş bölümü, açık deniz. 3. Değer ve fiyatı düşük olan. 4. Yüksekte olmayan, alçak yer.
ENGİNALP :(Tür.) Er. - Değerli yiğit.
ENGİNER :(Tür.) Er. - İyi, güzel, değerli insan.
ENGİNİZ :(Tür.) Er. - İz bırakacak kadar değerli insan.
ENGİNSOY :(Tür.) Er. - Geniş soydan gelen.
ENGİNSU :(Tür.) Er. - Açık deniz.
ENGİNTALAY :(Tür.) Er. - Büyük deniz, okyanus.
ENGÜR :(Tür.) Er. 1. Çok gür. 2. Bereketli.
ENHAR :(Ar.) - Irmaklar, çaylar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Enhar. Kur´an-ı Kerim´de cennetlerin altlarından akan ırmaklar.
ENİS :(Ar.) Er. 1. Dost arkadaş. 2. Yar, sevgili.
ENSAR :(Ar.) Er. 1. Yardımcılar, muavinler, müdafiler, koruyucular. 2. Medine´ye hicretle Mekkeli muhacirlere yardım eden, Medineli müslümanlara verilen ad. Kur´an-ı Kerim´de çok geçen kelimelerden birisidir.
ENSARULLAH:(Ar.) Er. - Allah yolunda Rasûlullah (s.a.s)´a yardım edenler.
ENVAR :(Ar.) Er. - Ziyalar, aydınlıklar, ışıklar, parlaklıklar.
ENVER :(Ar.) Er. - Daha nurlu, en nurlu, çok parlak.
ERACAR :(Tür.) Er. - Becerikli erkek.
ERAKALIN :(Tür.) Er. - Alnı ak, dürüst erkek.
ERAKINCI :(Tür.) Er. - Yiğit akıncı.
ERAKSAN :(Tür.) Er. - Temiz adlı yiğit.
ERALKAN :(Tür.) Er. - Al kanlı yiğit.
ERALP :(Tür.) Er. - Yiğit erkek.
ERANIL :(Tür.) Er. ? Yiğitliğinle anıl, tanın.
ERASLAN :(Tür.) Er. - Aslan gibi, güçlü kuvvetli erkek.
ERAVEND :(Fars.) Er. 1. Şevk, arzu, istek. 2. Şan, şeref.
ERAY :(Tür.) Er. - Erken ay, ilk ay, ayın ilk günlerinde doğan.
ERBATUR :(Tür.) Er. - Cesur, yiğit.
ERBAY :(Tür.) Er. - Soylu, ünlü aileye mensup erkek.
ERBELGİN :(Tür.) Er. - Açık yürekli erkek.
ERBERK :(Tür.) Er. - Şimşek gibi yiğit.
ERBOĞA :(Tür.) Er. - Boğa gibi güçlü erkek.
ERBOY :(Tür.) Er. - Yiğit soydan gelen.
ERCAN :(Tür.) Er. - Canlı, diri, sıhhatli erkek.
ERÇELİK :(Tür.) Er. - Çelik gibi güçlü erkek.
ERÇETİN :(Tür.) Er. - Sert, güçlü erkek.
ERÇEVİK :(Tür.) Er. - Çevik, hızlı erkek.
ERCİHAN :(t.f.i.) Er. - Cihanın tanıdığı erkek.
ERÇİN :(Fars.) - Merdiven, basamak. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ERCİVAN :(t.f.i.) Er. - Genç erkek.
ERCÜMENT :(Fars.) Er. - Muhterem, şerefli, itibarlı, haysiyetli, seçkin, saygın, değerli.
ERCÜVAN :(f.a.i.) 1. Erguvan çiçeği. 2. Kızıl şey. 3. Kırmızı kadife. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ERDA :(Ar.) Ka. - Beyaz karınca.
ERDAL :(Tür.) Er. - Tek erkek, dal gibi uzun erkek.
ERDEM :(Tür.) Er. 1. Fazilet. 2. Maharet, hüner. 3. Liyakat. 4. Usta gemici. 5. İnsanın ruhsal yetkinliği.
ERDEMALP :(Tür.) Er. ? Erdemli yiğit.
ERDEMER :(Tür.) Er. ? Erdemli kimse.
ERDEMİR :(Tür.) Er. - Demir gibi güçlü erkek.
ERDEMLİ :(Tür.) Er. - Erdemli, faziletli.
ERDEŞİR :(Tür.) Er. - Cesur, kahraman, aslan yürekli.
ERDİ :(Tür.) Er. 1. Amacına ulaşan, erişen. 2. Olgunlaşmış erkek. 3. Ermiş veli.
ERDİBİKE :(Tür.) Ka. - Olgunluğa erişmiş, deneyimli kadın.
ERDİNÇ :(Tür.) Er. - Duru, güçlü kuvvetli erkek.
ERDOĞAN :(Tür.) Er. - Yiğit doğan.
ERDÖNMEZ :(Tür.) Er. - Sözünden dönmeyen, doğru sözlü.
EREK :(Tür.) Er. - Gerçekleştirilmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, hedef.
EREL :(Tür.) Er. - Erkek eli, güçlü el.
EREN :(Tür.) Er. 1. Yetişen, ulaşan, vasıl olan. 2. İyi yetişmiş kişi. 3. Cesur, yiğit adam. 4. Ermiş. 5. Koca, zevc. 6. Kişi, şahıs.
ERENDİZ :(Tür.) Er. - Gezegenlerin en büyüğü ve güneşe yakınlık bakımından beşincisi Jüpiter.
ERENGÜL :(Tür.) Ka. - Eren ve gül isimlerinden birleşik.
ERENTÜRK :(Tür.) Er. - Eren-türk.
ERER :(Tür.) Er. - Ulaşır, kavuşur.
ERETNA :(Tür.) Er. - XIV. yy. Orta Anadolu´da Sivas ve Kayseri´de beylik kuran bir zat. Aslen Uygur Türkleri´nden olup Küçük Asya´da Anadolu Selçuklularına ait yerleri idarelerine almış olan İlhanlıların emirlerinden biri. Adil yönelimi sayesinde halkın övgüsünü
EREZ :(Ar.) Er. - Acıbadem ağacı.
ERGALİP :(t.a.i.) Er. - Üstün, yenen kimse.
ERGE :(Tür.) Ka. - Şımarık, nazlı.
ERGENÇ :(Tür.) Er. - Genç erkek.
ERGİ :(Tür.) Er. - İyi, güzel bir şeye erişme.
ERGİN :(Tür.) Er. 1. Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş. 2. Haklarını kendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan kimse ( bkz. Reşid).
ERGİNCAN :(Tür.) Er. - Olgun ruhlu kimse.
ERGİNER :(Tür.) Er. - Olgun erkek.
ERGİNSOY :(Tür.) Er. - Olgun kişilerin soyundan gelen.
ERGÖKMENÜ :(Tür.) Er. - Mavi gözlü, sanşın kimse.
ERGÖNÜL :(Tür.) Er. - Gönül eri, iyi insan.
ERGÜÇ :(Tür.) Er. - Erkek gücü.
ERGÜDEN :(Tür.) Er. 1. Yiğitlik eden erkek. 2. Sevk ve idare kabiliyeti olan, lider.
ERGÜL :(Tür.) - Nadide gül, tek gül. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ERGÜLEÇ :(Tür.) Er. - Güleryüzlü erkek.
ERGÜMEN :(Tür.) Er. - Amacına, isteğine kavuşan.
ERGÜN :(Tür.) Er. 1. Yumuşak uysal kimse. 2. Sulu kar, sulu saf kar.
ERGUN :(Fars.) Er. - Sert başlı, oynak ve hızlı giden at. Ergun Celaleddin Çelebi: Türk sufı. Mevlananın soyundandır. Kütahya mevlevi hanesine de şeyhlik yapmıştır.
ERGUNALP :(f.t.i.) Er. - Hızlı, çevik, yiğit.
ERGUNER :(f.t.i.) Er. - Hızlı, çevik erkek.
ERGÜNER :(Tür.) Er. - Yumuşak huylu, uysal erkek.
ERGUVAN :(Fars.) Er. - Kırmızımtrak bir çiçek.
ERGÜVEN :(Tür.) Er. - Kendine güvenen.
ERGÜVENÇ :(Tür.) Er. - Güven duyulan kimse.
ERHAN :(Tür.) Er. - İyi, adaletli hükümdar.
ERİB :(Ar.) Er. - Akıllı, zeki kimse.
ERİKE :(Ar.) Ka. - Taht.
ERİKER :(Tür.) Er. - Becerikli, yürekli adam.
ERİM :(Tür.) Er. 1. Bir şeyin erebileceği uzaklık. 2. Vakıf olmak, yetmek.
ERİNÇ :(Tür.) Er. - Rahat, huzur.
ERİNÇER :(Tür.) Er. - Huzur veren kimse.
ERİPEK :(Tür.) Er. - Yumuşak, uysal erkek.
ERİS :(Fars.) Er. - Zeki, uyanık, azılı.
ERKAL :(Tür.) Er. - Erkek kal, adam olarak kal.
ERKAM :(Ar.) Er. - Rakamlar, sayılar, yazılar. Erkam b. Erkam: İlk müslüman olan sahabilerden birinin adı. Peygamberimiz ve müslümanlar Mekke döneminde bir müddet çalışmalarını gizlice Erkam´ın evinden yürüttükleri için, evi İslâm tarihinde meşhur olmuş ve günü
ERKAN :(Ar.) Er. 1. Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler. 2. General ya da amiral aşamasındaki askerler. 3. Yol, yöntem, adet, usûl. 4. Temel esaslar. Rükünler, direkler.
ERKE :(Tür.) 1. İş başarma gücü. 2. Nazlı serbest büyütülmüş çocuk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ERKEL :(Tür.) Er. - Güçlü, kudretli el.
ERKILIÇ :(Tür.) Er. - Kılıç gibi keskin güçlü yiğit.
ERKİN :(Tür.) Er. - Serbest, hür.
ERKINAY :(Tür.) Er. - Çalışan erkek.
ERKİNER :(Tür.) Er. - Bağımsız, özgür insan.
ERKMAN :(Tür.) Er. - Güçlü, etkili, sözü geçen kimse.
ERKOÇ :(Tür.) Er. - Güçlü, iriyan erkek.
ERKSAN :(Tür.) Er. - Güçlü, etkili san, tanınmış ad.
ERKSOY :(Tür.) Er. - Güçlü soydan gelen.
ERKSUN :(Tür.) Er. - Gücünü, kudretini göster.
ERKUL :(Tür.) Er. - Erkek kul, güçlü kuvvetli adam, kul.
ERKUT :(Tür.) Er. 1. Güçlü, dayanıklı erkek. 2. Mübarek insan, kutlu insan.
ERKUTAY :(Tür.) Er. - Uğurlu ayda doğan erkek.
ERMA :(Ar.) Ka. - Çok güzel ve cilveli olan.
ERMAN :(Fars.) Er. 1. Arzu, istek. 2. Yerinme, pişman olma.
ERMİN :(Fars.) Er. - Keykubat´m dördüncü oğlu.
ERMİŞ :(Tür.) Er. 1. Allah´a yönelmiş ve bu yolda merhale katetmiş kimse. 2. Veli, aziz.
ERMİYE :(Ar.) Er. - Dolu yağdıran kasırga.
ERNOYAN :(Tür.) Er. - Yiğit başkomutan.
EROĞUZ :(Tür.) Er. - Yiğit kimse.
EROKAY :(Tür.) Er. - Seçkin, beğenilen erkek.
EROL :(Tür.) Er. - Erkek ol. - "Er" ve "ol" kelimelerinden birleşik isim.
ERONAT :(Tür.) Er. - Dürüst, güvenilir, iyi erkek.
ERÖZ :(Tür.) Er. - Özü erkek, yiğit olan.
EROZAN :(Tür.) Er. - Erkek ozan, şair.
ERSA :(Tür.) Er. l. Adıyla, sanıyla ünlenmiş erkek. 2. Güzel, güçlü san bırakmak.
ERŞAD :(t.f.i.) Er. - Sevinçli, mutlu erkek.
ERŞAHAN :(Tür.) Er. - Şahin gibi güçlü yiğit.
ERŞAHİN :(Tür.) Er. - Erkek şahin, kuş.
ERSAL :(Tür.) Er. - Yiğitliğinle tanın.
ERŞAN :(Tür.) Er. - Yiğitliğiyle tanınmış, ünlenmiş erkek.
ERSAYIN :(Tür.) Er. - Saygı değer kimse.
ERSEÇ :(Tür.) Er. - Seçkin ol.
ERŞED :(Ar.) Er. - Er reşid, ergin olan, doğru yola daha yakın, hareket hattı daha iyi olan. (bkz. Reşid).
ERSEN :(Fars.) Er. - Meclis, kurultay, kongre.
ERSEN :(Tür.) Er. - Mutlu, neşeli erkek.
ERSEVEN :(Tür.) Er. - Seven erkek.
ERSEVİM :(Tür.) Ka. - Sevimli, sempatik erkek.
ERSEZER :(Tür.) Er. - Kavrayışı güçlü erkek.
ERSÖZ :(Tür.) Er. - Yiğit sözlü.
ERTAN :(Ar.) Er. - Dericilerin,, yaprağıyla sahtiyan (deri) boyadıkları bir nevi ağaç.
ERTAŞ :(Tür.) Er. - Taş gibi erkek. -Er ve taş kelimelerinden birleşik isim.
ERTAYLAR :(Tür.) Er. - Uzun boylu, yakışıklı erkek.
ERTE :(Tür.) Er. 1. Gelecek şafak, şafak sökme zamanı. 2. Yarın. 3. Herhangi bir işte ilk başarı.
ERTEK :(Tür.) Er. - Tek, eşsiz yiğit.
ERTEKİN :(Tür.) Er. - Soylu erkek. - Er ve tekin kelimelerinden birleşik isim.
ERTEN :(Tür.) Er. 1. Sabah güneşin doğduğu zaman. 2. Gün.
ERTİNGÜ :(Tür.) Er. - Olağanüstü görülmemiş.
ERTOK :(Tür.) Er. - Gözü, gönlü tok yiğit.
ERTÖRE :(Tür.) Er. - Töreleri olan yiğit.
ERTUĞ :(Tür.) Er. - Sorguç tutan erkek.
ERTUĞRUL :(Tür.) Er. - Dürüst, doğru, yiğit. - Ertuğrul Gazi: Osmanlı hanedanının kurucusu. Osman Bey´in babası.
ERTUNÇ :(Tür.) Er. l. Tunç renkli erkek. -2. Tunç madeni gibi güçlü kuvvetli erkek. - Er ve tunç kelimelerinden birleşik isim.
ERTUNGA :(Tür.) Er. 1. Yiğit hakan. 2. Uygur yazıtlarında geçen Türk adı.
ERÜSTÜN :(Tür.) Er. - Üstün erkek.
ERVA :(Ar.) Er. 1. Çok güzel genç. 2. Son derece cesur ve yiğit adam.
ERVİN :(Fars.) Ka. 1. Tecrübe, sınama, deneme. 2. Şeref ve itibar.
ERYALÇIN :(Tür.) Er. - Sert, güçlü, boyun eğmez yiğit.
ERYAMAN :(Tür.) Er. - Güçlü, becerikli.
ERYAVUZ :(Tür.) Er. - Yürekli, korkusuz.
ERYETİŞ :(Tür.) Er. - Erken gel.
ERYILDIZ :(Tür.) Er. - Yıldız gibi parlak yiğit.
ERZADE :(t.f.i.) Er. - Yiğit oğlu.
ERZAN :(Fars.) Er. 1. Ucuz, bol. 2. Uygun, münasip, layık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ESAD :(Ar.) Er. 1. Oldukça mutlu, daha saadetli. 2. Çok hayırlı. Esad b. Zürare: Sahabedendir. Künyesi Ebu Umame´dir. Akabe bey´atmdan önce müslüman oldu. 1.2. ve 3. Akabe bey´atlarında hazır bulundu. Medine´ye İslamı ilk tebliğ eden sahabidir. Hicretin II. y
EŞAY :(Tür.) Er. - Ay kadar güzel.
EŞCA :(Ar.) Er. - En cesur, en yiğit kişi.
ESED :(Ar.) Er. - Arslan. Gazanfer. Haydar. Cesur ve kahraman kişi anlamında kullanılmıştır.
ESEDULLAH :(Ar.) Er. - (Allah´ın arslanı) Hz. Ali, Hayber´in fethinde gösterdiği kahramanlıktan dolayı Rasûlullah (s.a.s), Hz. Ali´ye bu ismi vermiştir. Astronomi´de: Güneşin rumi, temmuzun 9´unda ve Efrenci temmuzun 23´ünde içine girdiği ve semanın kuzey yarımküre
ESEDÜ´D-DİN:(Ar.) Er. - Dinin arslara. - Şeref lakabıdır.
ESEN :(Tür.) Er. - Sağ, salim, sağlıklı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ESENDAĞ :(Tür.) Er. - Dağ gibi güven verici ve sağlam yaptı.
ESENER :(Tür.) Er. - Sağlıklı, rahat kimse.
ESENGÜL :(Tür.) Ka. - Canlı, dipdiri, renkleriyle yeni açan güzel gül.
ESENTÜRK :(Tür.) Er. - Güçlü, kuvvetli, sağlıklı Türk.
ESER :(Ar.) Er. 1. Nişan, alamet, iz. 2. Etki, tesir. 3. Yok olmuş bir nesneden kalma parça. 4. Bir kişinin ortaya koyduğu mahsul, telif. 5. Hadis, hadis ilmi. 6. İmal, icat. 7. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EŞFAK :(Ar.) Er. - Daha şefkatli, çok merhametli.
ESİN :(Tür.) Ka. -1. Rüzgar, sabah rüzgarı. 2. İlham, çağrışım.
EŞİR :(Ar.) Er. - Çok sevinçli.
ESLEK :(Tür.) Er. 1. Çalışkan, gayretli. 2. Yumuşak başlı, uysal. 3. Atik, çevik.
EŞLEM :(Ar.) Er. 1. En selamatli, en emin, en doğru yol. 2. Kendisini bütünüyle Allah´ın dinine adamış, Silm´e girmiş mü´min. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.
ESMA :(Ar.) Ka. 1. Adlar. 2. Kulaklar, işitme. - Esmaü´l-Hüsna: Allah´ın güzel isimleri. - Hz. Esma: Hz. Ebu Bekir´in kızı, Hz. Aişe´nin ablasıdır.
ESMAN :(Ar.) Ka. - Bedeller, kıymetler, değerler.
ESME :(Tür.) Ka. - Esmek fiili.
ESMERAY :(a.t.i.) Ka. - Siyah ay, buğday renkli, karayağız.
ESRA :(Ar.) Ka. - Daha hızlı, daha çabuk, en çabuk.
EŞRAF :(Ar.) Er. 1. Şerefli, saygın kimseler. 2. Bir yerin zenginleri, sözü geçenler.
EŞREF :(Ar.) Er. - Daha şerefli, çok onurlu, çok aziz, pek muhterem. Eşrefi: Akkoyunlular devrinde kullanılan bir çeşit gümüş para. Yavuz Sultan Selim´in Mısırı fethettikten sonra burada bastırdığı para. Eşrefoğlu Rumi: Kadiri tarikatının bir kolu olan Eşrefîyye
ESVED :(Ar.) Ka. - Siyah, kara.
EŞ´ARİ :(Ar.) Er. - Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş´ari (Öl. 935). Ünlü kelam alimi, Eş´ari mezhebinin, kurucusudur. 40 yaşına kadar Mutezile görüşü benimsemiş, daha sonra Basra camiinden de herkese ilan ederek Mutezile´yi bıraktığını açıklamıştır.
ETEM :(Ar.) Er. - Daha tam daha noksansız, mükemmel. - (bkz. Ekmel).
EVCAN :(Tür.) Er. - Evdeki insan evcimen.
EVCİMEN :(Tür.) Er. - Evine, ailesine bağlı. Ev işlerinde becerikli.
EVDEGÜL :(Tür.) Ka. - Güzel kız.
EVFA :(Ar.) Er. Daha vefalı, cana yakın, sözünde duran.
EVİN :(Tür.) Ka. - Tohum, tane, öz cevher.
EVİRGEN :(Tür.) Er. - İşini bilen, tedbirli kimse.
EVLA :(Ar.) Ka. - Daha uygun, daha layık, daha iyi üstün. Hayırlı amel.
EVLİYA :(Ar.) 1. Veliler. 2. Allah´ın dostları. 3. İman edip salih amel işleyenler. 4. Allah yolunda mallan ve canlarıyla cihad edenler. 5. Allah´ın emaneti olan dinini ve hükümlerini yeryüzünde tevelli ederek korumaya çalışanlar.
EVRA :(Fars.) Ka. - Hisar.
EVREN :(Tür.) Er. 1. Büyük yılan, ejderha. 2. Felek, zaman. 3. Kainat, dünya. 4. Yaşanılan vasat.
EVRENSEL :(Tür.) Er. - "Alemşümül" karşılığı olarak. - Fransızca "Universal´e benzetilerek kullanılır.
EVSAN :(Ar.) - Pullar, harçlar (bkz. Esnam). - İsim olarak kullanılmaz.
EVVAH :(Ar.) Er. 1. Çok ah eden. 2. Çok dua eden. 3. Merhametli. 4. İmanı sağlam. 5. Din bilgisi çok geniş olan kimse. 6. Kur´an-ı Kerimde bu isimle Hz.İbrahim vasıflandırılmıştır.
EVVEL :(Ar.) 1. İlk başlangıç, ilkin. 2. Allah´ın 99 isiminden biri.
EYGÜL :(Tür.) - İyi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EYLÜL :(Ar.) Ka. - Sonbahar´ın ilk ayı.
EYMEN :(Ar.) Er. 1. Daha uğurlu, çok talihli, hayırlı, kutlu. 2. Sağ taraftaki. Eymen b. Hureym:. Sahabedendir. Mekke´nin alınışı sırasında müslüman oldu. Babası ve amcası Bedir şehitlerindendir. Hadis rivayctiylc ün kazandı.
EYÜB :(Ar.) Er. 1. Sabırlı. 2. Dönen, pişman olan, günahlarına tevbe eden demektir. Kur´an´da adı geçen peygamberlerden. Güzel sabır sahibi. Allah´ın imtihanına güzellikle sabredip mükafat ve ihsana ulaşmıştır.
EZAMET :(Ar.) Ka. 1. Büyüklük, ululuk. 2. Çalım, kıvrım.
EZFER :(Ar.) Ka. - Güzel kokulu.
EZGİ :(Tür.) Ka. 1. Belli bir kurala göre yaratılan ve kulakta haz uyandıran şeşname. 2. Makamla söylenen manzum söz. 3. Beste (bkz. Beste).
EZGÜ :(Tür.) - Makam, hava. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EZHAN :(Ar.) - İnsanda akıl, fikir, zeka, hafıza anlayış, kavrayış, kudretleri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EZHERAN :(Ar.) - Ay ve güneş. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EZNEV :(Fars.) - Yeni baştan, yeniden. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
EZRA :(Ar.) Ka. 1. Pek fasih, sözü düzgün adam. 2. Beyaz kulaklı siyah at.
EZRAK :(Ar.) - Mavi gözlü. Gök rengi saf ve temiz su. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
0 yorum:
Yorum Gönder